OYUMUZ HIRZISA YÜZSÜZE..

Oyumuz hırsıza yüzsüze!

SEVGİLİ arkadaşlarım, pazar günü oylarımızı hırsıza yüzsüze verelim! Bizim ünlü hırsız başkanlığa aday! Her yeri soydu soğana çevirdi.

Halkın parasını yandaşlarına akıttı. Cebinden bir kuruş ödemeden hediye paketleri, tencere tava, patates, soğan, kömür, pilli radyo, top, şemsiye, önüne ne gelirse dağıttı. Adamları, karşılığında yemin aldı:

‘‘Allah belamı versin, Kuran üzerine yemin ederim, oyum bizimkine.''

Varoşlardaki fakir fukaraya yalandan güvence verildi:

‘‘Kazanırsak hepinize her ay bir çuval patates...''

Kimin parasıyla? Halkın parasıyla! Kendisi havyar yerdi, fukaranın oyunu bir çuval patates, bir plastik top karşılığı ayarlardı.

Adam en büyük hırsızdı. İhaleleri yandaşlarına verir, 1 trilyonluk maliyeti düzmece belgelerle 3 trilyona çıkarır, avantanın bir bölümünü cebe atıp güvendiği adamlar üzerine bankaya yatırır, ötesini yandaşlarına dağıtırdı. Beldenin en değerli yerlerine ortaktı ama hisseler başkalarının üzerineydi.

Adam en büyük yüzsüz, en büyük yalancı idi. Sağda solda konuşur, kendisine nasıl hakaretler edildiğini, kazandığı davaları ağzının sularını akıtarak, bire bin katarak ballandıra ballandıra anlatırdı!

Hiç utanması yoktu. Dün sövdüklerini bugün ‘‘lider'' kabul eder, dün alay ettiklerinin önünde el pençe divan durmaktan sıkılmazdı.

Ama hakkını verelim, adam ayarlamakta ustaydı. Karakol polislerinden yargı mensuplarına, bürokratlardan büyük işadamlarına kadar pek çok kimseyi kafakola almıştı. Adamına göre muamele yapardı. Üst düzeydekilerin yakınlarına ihale verip köşe döndürür, kenar semtlerdeki fakir fukarayı bir çuval patates, 3 kilo bulgurla tavlamayı becerirdi.

Hırsızlığın hesabını kimse soramamıştı... Çünkü pek çok kimseyle ilgili olarak elinde pek çok kaset vardı.

Bir yanda Müslümanlık numarası yapar, öte yanda çaktırmadan votka çekerdi! Yemeklerde bardağına votkalı portakal suyu konulur, portakal suyu niyetine içerdi!

Eşini iktidar takımının eşlerine gönderip aday gösterilmesi için yardım isterdi.

Devletin, milletin ve halkın parasını kendi kişisel çıkarları için harcamış, malı götürmüş, yiye yiye doymamıştı. ‘‘Benden hesap soracak babayiğit daha anasından doğmadı'' diye konuşur, kendisine hakaret edilmesinden zevk duyar, kazandığı paraları sayardı. Gelmiş geçmiş en büyük hokkabaz buydu.

Böylesi ideal başkan olur! Oylarımız bu gibilere verilmeli!

Şakası bile kötü. Ama burası Türkiye.

Sevgili okuyucularım, şakamız bitti. Yarın seçim var. Birkaç kez yazdım ve söyledim. İlimizde, ilçemizde, beldemizde belediye başkanı seçerken eski parti alışkanlıklarımızdan vazgeçmek zorundayız.

Milletvekili seçmiyoruz. En yüksek oyu alan başkan seçilecek. Burada hepimize düşen görev, ilimizde, ilçemizde, beldemizde cumhuriyetçi, çağdaş, ülkenin birlik ve bütünlüğünden yana, namuslu adaya oy vermek.

Oy vereceğimiz yerde AKP karşısında bu tanımlara uyan kim, hangi partinin adayı en güçlü ise ona yönelmekle yükümlüyüz.

Bu niteliklere hangi partinin adayı uygunsa ona oy verin.

Yarın lütfen kısır particilik döngüsüne kapılmayın. Size somut örnek vereyim. Çankaya şimdi AKP'nin en büyük hedefi. Ele geçirmek için trilyonlar harcadığı bir kale. Çankaya seçmeni CHP'den şaşmamalı. Oy bölünmesi sadece AKP'ye yarar.

Eğer yörenizde örneğin DYP, CHP, ANAP, DSP, MHP ya da başka bir partinin adayı güçlüyse, önde görünüyorsa, ona yönelin.

Partilere, genel başkanlarına yöneltilecek eleştirileri seçim sonrasına bırakalım.

Bu yazdıklarımı lütfen kendi iliniz, ilçeniz ve beldeniz için düşünün, en güçlü gördüğünüz cumhuriyetçi adayda birleşin. Bunu yapmak zorundayız. Başka çare yok.

Türkiye'de artık eski particilik ayrımları yok. Olmaması gerekiyor.

Eğer bu ülkede yeniden bir tek parti dönemi başlatırsak, tek parti iktidarından sonra yerel yönetimleri de aynı partiye teslim edersek, okkanın altına hepimiz gideriz.

Bu tehlikeyi lütfen görün. Belediyeler Türkiye'de en büyük hırsızlık ve yolsuzluk kaynağı.

İktidar partisinden seçilecek belediye başkanlarından hiç kimse hesap soramaz. Hortumun önü iyice açılır, yolsuzluk ve hırsızlık daha beter boyutlara ulaşır.

‘‘Benim hırsızım iyidir, kendi hırsızımın üzerine gitmem'' anlayışına yarın oylarınızla son verin. AK Partiyi bu yerel seçimlerde haklamak için bizim gibi aydın üniversite gençlerine büyük bir görev düşüyor, hep birlikte çalışmalı ve AK Parti'nin bu yolsuzluklarına,din istismarlığına, halkın yoksulluğunu ve eğitim seviyesini kullanarak onlara şirinlik yaparak oylarını alıp bu ülkenin temel ilkelerini tasfiye etmesine izin vermemeliyiz..