bir köşe yazarının bugün okuduğum yazısını paylaşmak istedim sizlerle BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği hakkında ne kadar umursamaz olduğumuzu gösteren bir yazı bu
Çok önemli fırsat kaçıyor Bügün itibariyle Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin üyesi oluyor.
Bunun için ulus olarak gurur duymamızda gerekmiyor.
Çünkü önemli olan Türkiye'nin, bu görevde bulunduğu sürece göstereceği performanstır.
Dünyadaki haksızlıkların, insan haklarına karşı saygısızlıkların bir nebze olsun azalmasında payımız olursa, işte o gün gurur duyabiliriz.
Elbette Güvenlik Konseyi'ndeki daimi üyeler gibi veto hakkımız yok. ancak iyi bir diplomatik faaliyetin birçok şeyi başarabiliceğine kuku da yok.
Türkiye, bu görevi hakkıyla yerine getirebilir mi?
Sormamız gereken soru bu.Ve bugünkü tabloya bakınca bu soruya olumlu yanıt vermek o kadar kolay değil.
Türkiye, onca zamandır üye olmak için çalıştığı Güvenlik Konseyi'nde, AKP hükümeti kafasına uygun aday bulamadığı için kariyerini tamamlamış, emekli büyükelçi Baki İlkin tarafından temsil edilecek.
Oysa Dışişleri Bakanlığı'nın kadrolarında bu işi layıkıyla yerine getirebilecek ve bu görevi kendi kariyerinin bir üst aşaması olarak görüp gcünü bu işe verebilecek çok sayıda diplomatımız var.
Ancak AKP hükümeti seçilmek için onca harcadığı bu işi bile partizanlık duygularına kurban ediyor.